Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED); belirli bir proje veya gelişmenin, çevre üzerindeki önemli etkilerinin belirlendiği bir süreçtir. Bu süreç, kendi başına bir karar verme süreci değildir; karar verme süreci ile birlikte gelişen ve onu destekleyen bir süreçtir. Yeni proje ve gelişmelerin çevreye olabilecek sürekli veya geçici potansiyel etkilerinin sosyal sonuçlarını ve alternatif çözümlerini de içine alacak şekilde analizi ve değerlendirilmesidir. 1969 yılında ABD’de yürürlüğe giren Ulusal Çevre Politikası Kanunu (National Environmental Policy Act) kapsamında dünya ile tanışan ve gerek ABD, gerek AB ülkeleri, gerekse diğer dünya ülkelerinde halen en etkin çevre yönetim aracı olarak yerini alan ve gün geçtikçe önem kazanan ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) kavramı, ülkemizde ilk kez Ağustos 1983’te 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 10. maddesiyle çevre mevzuatına girdi.
Türkiye’de sağlam bir çevre yönetimi oluşturmanın esas temelini ÇED sürecinin yasal, kurumsal ve teknik altyapı açısından güçlendirilmesi teşkil etmektedir . ÇED’ in amacı; ekonomik ve sosyal gelişmeye engel olmaksızın, çevre değerlerini ekonomik politikalar karşısında korumak, planlanan bir faaliyetin yol açabileceği bütün olumsuz çevresel etkilerin önceden tespit edilip, gerekli tedbirlerin alınmasını sağlamaktır.
ÇED, projelerle ilgili bütün ilgili tarafların bir araya geldiği ve görüş, kaygı ve önerilerini ortaya koyabildikleri demokratik ve şeffaf bir süreçtir. İlgili taraflar bu süreç içerisinde ortaya koydukları teknik bilgi ve görüşlerle projenin en optimal şekilde gelişimine katkı sağlarlar.
Önerilen projeye getirilen çeşitli alternatiflerin ÇED çalışması kapsamında incelenmesi, çevresel faydaları arttırırken, proje sahibinin maliyetlerini azaltabilecek başka seçenekler de sunabilir. Halkın katılım süreci sayesinde, ilgili taraflar, proje sahibi ve kamu kurum kuruluşları arasında güven duygusu oluşturur ve katılımcı tabiatı sayesinde de ÇED süreci, o ülkenin genel demokratik sürecine katkıda bulunur.
Faydalarını kısaca özetlemek gerekirse:
– Tasarım aşamasında ortaya çıkabilecek olumsuz durumları önceden görerek “etkisiz hale getirmesi için gerekli tedbirleri ortaya koyması, olumsuz etkilerin minimize edilmesini sağlaması”
– Proje sahibi için maliyet-azaltıcı seçenekler sunması,
– Karar verme sürecine yönelik daha güvenilir, bütünsel ve işbirlikçi bir yaklaşım , demokrasiye katkı.
ÇED Yönetmeliği kapsamı dışında olduğu düşünülen faaliyetler için Bakanlık veya illerde İl Çevre ve Şehircilik Müdürlükleri’ne bir dilekçe ekinde ayrıntılı plan, proje (giren hammadde, yapılan işlem, çıkan ürün, kullanılacak kimyasal maddelerin özellikleri v.b.) eski ve yeni kapasite raporları ve iş akım şemasını içeren bir dosya sunulması gerekmektedir. Çeşitli kaynaklardan çıkan katı, sıvı ve gaz halindeki kirletici maddelerin hava, su ve toprakta yüksek oranda birikmesi çevre kirliliği oluşmasına neden olmaktadır. Hızla artan dünya nüfusunun ihtiyaçlarının karşılanması için teknolojinin gelişmesine bağlı olarak endüstrileşmenin de artması gerekmektedir. Bu artış beraberinde var olan doğal kaynakların hızla tükenmesine neden olmaktadır.
Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci dünyada bütüncül – önleyici çevresel planlama konusunda kullanılmakta olan en etkin çevre yönetimi aracıdır. Faaliyetlerin çevresel etkileri, faaliyetin etki sahasında bulunan insanlara halkın katılım toplantısı ile anlatılmakta, olumlu ve olumsuz görüşler süreci doğrudan etkilemektedir. Türkiye’de 1993 yılından bugüne etkin olarak uygulanan ÇED değerlendirmesi, çevre izni/çevre izin ve lisansları ile işyeri açma ruhsatlarının alınmasında son derece önemlidir.
01 Kasım 2013 tarihinden itibaren ÇED işlemlerine ilişkin başvurular “Çevrimiçi ÇED Süreci Yönetimi Sistemi (e-ÇED)” üzerinden yapılmaktadır.
Yeni ÇED Yönetmeliği 25/11/2014 tarihli ve 29186 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) Yönetmeliği
ÇED GENEL FORMATI
ÇED PROJE TANITIM DOSYASI
ÇEVRİMİÇİ ÇED SÜRECİ YÖNETİMİ SİSTEMİ (e-ÇED)
ÇED Yönetmeliği Uygulamaları