5G teknolojisi nedir, hangi risklerle karşı karşıyayız, hayatımız nasıl etkilenecek?
5G internet son dönemde en çok konuşulan teknoloji. Peki veri alış-veriş hızında ve iletişim cihazlarında devrim yaratacağı söylenen 5G teknolojisi nedir?
5G, mobil telefonların kullandığı hücresel ağlarda bulunan teknolojik alt yapının yeni kurallar ile yeniden yapılandırılması. Bu çerçevede radyo frekansları, işlemciler ve antenlerin kullanılma şeklinde yapılan değişiklikler ve kapasite yükseltici yeni eklemelerden söz edebiliriz.
1970’lerden bu yana farklı şirketlerin mühendisleri hücresel ağların yapılandırılması için standartlar üzerinde anlaşıyor ve altyapı noktasında işbirliği içerisinde hareket ediyor. İletişim cihazları da bu altyapı standardına uygun şekilde üretiliyor. Aşağı yukarı her 10 yılda bir gelişen teknolojiler ışığında daha fazla verim alabilmek ve daha iyi hizmet sunabilmek için bu altyapının kodları ve malzemesi değiştiriliyor.
İşte 5G bu altyapının 5. kez değiştirilmesi anlamına geliyor. Elbette bu alt yapı her değiştiğinde tüketicilerin yeni cihazlar satın alması gerekiyor. Eskiden değişim fazla hızlı olmadığı için geçiş süreci de uzun yıllara yayılıyordu. Ne var ki, günümüzde alt yapı değişikliklerinin de zaman aralığı kısalmaya başladı.
5G ne kadar hızlı?
Bu sorunun cevabı nerede yaşadığınıza, hangi servis operatörünü kullandığınıza ve 5G trenine ne zaman binmeye karar verdiğinize göre değişecek. Ancak mevcut hızlara kıyasla sorunun basit cevabı: çok hızlı.
Örneğin Qualcomm firması yaptığı testlerde saniyede 4,5 gigabit hızlara ulaşıldığını açıkladı ancak bu ulaşılan en yüksek hız. Ortalama hızın saniyede 1,4 gigabit olduğu belirtiliyor ki bu bile var olan en hızlı 4G iletişiminden 20 kat hızlı bir teknoloji. Yüksek çözünürlüklü bir filmi indirmek ortalama süratlerle yalnızca 15 saniye sürecek.
Eğer 4 veya 5 gigabit hızlarına ulaşırsanız şimdikinden 100 kat daha hızlı bir iletişim gücüne sahip olacaksınız ve ‘indir’ tuşunun yerini ‘oynat’ tuşu alacak çünkü dokunmanızla filmin oynamaya başlaması aynı anda olacak. Bir televizyon dizisinin tüm sezon ve bölümlerini yüksek çözünürlükte indirmeniz bir dakika sürmeyebilecek.
İnternet sitelerinin yüklenmesinde yaşanan gecikme süreleri de dramatik şekilde azalacak. Bir siteye ulaşmak için veriler farklı servis sağlayıcıları ve fiziki merkezlerden geçmek zorunda. Günümüzde 50 ila 100 milisaniyelik gecikmeler normal kabul ediliyor. Bu alanda da yeni teknolojiler barındıran 5G ile gecikme süresi birkaç milisaniyeye inecek.
5G neleri değiştirecek?
İletişim ve gecikme alanlarındaki bu hızların başta sanal gerçeklik uygulamaları olmak üzere pek alanda devrim niteliğinde gelişmelere kapı açması bekleniyor. Cihazların hafiflemesi, daha serbest ve mobil hale gelmesiyle sanal gerçeklik ve arttırılmış gerçeklik uygulamalarının günlük hayatın bir parçası haline gelebileceği konuşuluyor.
Sosyal hayatınızdan iş hayatınıza, eğitimden eğlenceye, reklam uygulamalarından yeni iş alanlarına, tıptan ticarete pek çok noktada 5G hayatı değiştirecek.
Örneğin bir futbol maçını stadyumda izlerken sahaya telefonunuzun kamerası ve arttırılmış gerçeklik gözlüğünüzle baktığınızda oyuna ve oyunculara ilişkin görmek istediğiniz her bilgiyi gecikme ve bekleme yaşanmaksızın anında görebileceksiniz. Cihazların ne kadar küçüleceğine bağlı olarak belki hakemler ve oyuncuların kendileri de bu teknolojiden yararlanacak.
5G hizmeti ne zaman verilmeye başlanacak?
İspanya’nın Barselona şehrinde gerçekleştirilen Mobil Dünya Kongresi’nde yapılan son model akıllı telefon tanıtımlarında en öne çıkan teknolojik özellik birçok cihazın son nesil iletişim gücü olan 5G veri ve internet bağlantısını destekliyor olmasıydı.
Euronews muhabiri Emma Beswick’e konuşan F5 Network şirketinin başmühendisi Bart Salaets, 5G’nin hayatlarımızı nasıl etkileyeceğini şu sözlerle değerlendirdi:
“Film indirme örneği aslında her şeyi özetliyor. Bugün HD kalite bir filmi bilgisayarınıza 10 dakikada indiriyorsunuz. 5G ile bu bir saniye dahi sürmeyecek. Doktorlar farklı ülke ve şehirlerdeki robotik aygıtları kullanarak milisaniyelik gecikme dahi yaşamadan oradaki hastanın ameliyatını gerçekleştirebilecek. Akıllı şehirler, evler, araçlar hepsi için devrim niteliğinde olacak.”
5G’nin riskleri neler?
Salaets’e göre 5G hizmeti 2020 ila 2022 yılları arasında kullanmaya başlayabileceğiz ve bu teknolojinin de her teknoloji gibi bazı riskleri bulunuyor. Salaets o riskleri şöyle anlatıyor:
“5G yüzbinlerce yeni anten ve baz istasyonu kurulmasını gerektiriyor. Bunun sağlığımız üzerinde uzun vadeli etkilerinden endişe duyan çok sayıda insan var. Bunun yanında 5G bir önceki 4G’ye kıyasla daha yüksek güvenlik riskleri içeriyor çünkü daha fazla arka kapı uygulaması ve açıkları mevcut.”
5G teknolojisi hakkında bilmemiz gereken 2 büyük tehlike: radyasyon ve güvenlik açığı
İspanya’nın Barcelona kentinde geçtiğimiz şubat ayında 5G kullanılarak uzaktan yapılan cerrahi bir operasyon, tüm dünyanın dikkatini bu yeni nesil teknolojinin üzerine çekmişti. Bir doktorun monitör üzerinden takip ettiği ve görüntüde sadece 0.01 saniyelik gecikmenin yaşandığı ameliyat tüm dünyada 5G’ye ile ilgili olumlu düşünceleri artırdı.
Güney Kore, dünyada 5G’yi kullanmaya başlayan ilk ülke oldu. Birçok firma 5G destekli cihazlarını piyasaya sürdü. Ancak Avrupa’da İsviçre ve Belçika gibi ülkelerde 5G karşıtı yapılan kampanyalar, bu teknolojinin ülkede yasal olarak kullanılması ve yayılmasının önüne geçti.
Peki ama bazı ülkeler 5G’ye geçmek için sabırsızlanırken, neden diğerleri temkinli davranıyor?
Radyasyon riski, yüksek frekans ve baz istasyonlarının artışı endişe yaratıyor. Özellikle Avrupa ülkeleri 5G teknolojisine radyasyon yaydığı gerekçesiyle karşı çıkıyor. Konunun uzmanı bazı firmalar ve bilim insanları, 5G teknolojisinin yaydığı radyasyon miktarının insan sağlığı için tehlikeli boyutlarda olabileceğini söylüyor.
Beşinci nesil mobil ağ ya da kısa adıyla 5G (5th Generation), yüksek frekans ve yüksek bant genişliği kullanıyor. 10 Gbit hızda ve çok düşük gecikmeye sahip internet sağlayabilen 5G, 28 ila 100 GHz frekanslarda çalışıyor. Bu da 5G’nin, 4G’den yaklaşık 1000 kat daha hızlı olması anlamına geliyor. Ancak bu tarzda yüksek veri transferi yapılabilmesi için 5G baz istasyonlarının 4G’ye oranla daha sık döşenmesi ve ortalama her 150 metrede bir güçlendirici antenlerle desteklenmesi gerekiyor.
5G şebekesinin yaydığı frekansların zararı hakkında rapor hazırlayan International Commission on Non-Ionizing Radiation Protection (ICNIRP), yüksek frekansa maruz kalmanın insan sağlığına ciddi etkileri olacağını savunuyor. 5G’nin yaydığı radyasyon miktarının incelenmesi için ortak bildiri yayınlayan Uluslararası EMF (Elektro Manyetik Alan) Bilim İnsanları Kurulu’nda görevli 240’ı aşkın araştırmacı ise 5G ile birlikte insan ve hayvan sağlığının tehlikeye gireceğini savunuyor.
“Düşük radyasyon sağlığa zararlı değildir” varsayımı riskli
Helsinki Üniversitesi’nden moleküler biyoloji profesörü Dariusz Leszczynski 5G’nin sağlık açısından risklerini kimsenin tam olarak bilmediğini belirterek, “5G emisyonlu radyasyonun etkilerinin biyomedikal olarak araştırılmadı. 5G’nin güvenli olduğu görüşü, düşük seviyeli radyasyon sağlığa zararlı değildir varsayımına dayanıyor” diyor.
Almanya’da Aachen Üniversitesi Elektromanyetik Çevre Uyumluluğu Araştırma Merkezi, güçlü radyo frekans alanları ile kanser teşhisi konan fareler arasında açık bir bağlantı olduğunu gösteren bir rapor hazırladı. Buna göre, iki sene boyunca günde 9 saat elektromanyetik alana maruz bırakılan farelerin beyin, kalp ve sinir sistemlerinde değişimler yaşandığı ve hücre ölümlerinin arttığı görüldü.
İngiltere’de Kanser Araştırma Merkezi (CRUK) 90’lı yıllardan 2016’ya cep telefonu kullanımının %500 oranında arttığını, buna bağlı olarak beyin tümörü vakalarının da eskiye nazaran %34 oranında artış gösterdiğini açıkladı. Uluslararası Kanser Araştırma Merkezi ise cep telefonlarını 2011’de “kansere yol açabilecek etken” olarak tanımlamıştı.
Tüm bunlara rağmen, elektromanyetik alanların insanlar üzerindeki sağlık etkilerini araştıran Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ise elektromanyetik alanlardan kaynaklanan önemli bir halk sağlığı riskinin ortaya çıkmadığını belirtiyor.
İsviçre’de 5G altyapısı hazır olmasına rağmen, milletvekilleri sağlığa zararlı olduğu gerekçesiyle bu teknolojinin uygulanma kararını referanduma götürmeyi teklif etti.
5G’den kaynaklı yüksek frekans ve radyasyonun zararlarının kesin olarak tespit edilebilmesi için yıllar sürebilecek bazı deneylerin yapılması şart. Bu sebeple birçok hükümet 5G teknolojisine altyapı olarak hazır olsa da, yasalarla bu teknolojinin gelmesini erteliyor.
5G’deki güvenlik açıkları
5G hakkındaki tehlike riski sadece sağlık alanıyla sınırlı değil. 5G’nin özelliklerini kapsamlı bir güvenlik analizinden geçiren ETH Zürih, Lorraine Üniversitesi ve Dundee Üniversitesi araştırma görevlileri, şu andaki hizmet kapasitesiyle pek çok güvenlik açığının bulunduğunu, bu durumun sayısız siber saldırıya yol açabileceğini belirtiyor.
Avrupa Birliği’nin (AB) 9 Ekim 2019 tarihli 33 sayfalık raporunda, 5G ile ilgili güvenlik açığıyla ilgili olarak bu teknolojinin uygulanabilmesi için mobil ağlara olan bağımlılığın yüksek olduğu, bu sebeple de siber saldırı yapılabilecek kanalların arttığı ifade edildi. Rapora göre AB dışından gelecek özellikle devlet destekli siber saldırıların oldukça ciddi güvenlik sorunlarına yol açabileceği belirtiliyor.
5G altyapısı sağlayan firmalara bağımlılık yüksek
Listede yer alan 5G ile ilgili diğer büyük güvenlik açığı ise, bu teknolojinin altyapısını sağlayacak firmalara olan bağımlılığın fazla olması. Kısaca 5G ile depolanan verilerin korunması, bu altyapıyı hazırlayan firmaların ne kadar güvenilir olduğuyla alakalı. Bu durum da, korunan verilerin üçüncü firmalara bağlı olduğu anlamına geliyor.
5G altyapısını dünyada en çok sağlayan firmalar Huawei (Çin), ZTE, Nokia (Finlandiya), Ericsson (İsveç) ve bazı ABD’li şirketler olarak göze çarpıyor. ABD, tüm dünyada Huawei’e yaptığı baskıyı artırırken, Washington’un ekonomik yaptırımlarından çekinen AB ülkeleri şimdilik bu baskıyı ertelemeye çalışıyor. Ancak Huawei diğer firmalara göre 5G altyapısı konusunda uzak ara önde.
AB raporunda son olarak 5G teknolojisini oluşturan birçok etmenin bulunmasının, bu teknolojisinin uygulanmasında uyum sorununu da beraberinde getirdiğinin altı çiziliyor. 5G ağları için kritik öneme sahip IT uygulamalarının (aplikasyonlar), bu ağlarla ne derece randımanlı çalışacağı, geçiş noktalarında güvenlik açığı ortaya çıkarıp çıkarmayacağı bilinmiyor. AB ülkeleri bu sebeple 5G’ye olabildiğinde temkinli yaklaşıyor.
AB dışında tüm dünyada 5G altyapısı zayıf birçok ülke, kullanacağı cihazları ve yazılımları ithal etmek zorunda kalacak. Türkiye’de bu kapsamda Savunma Sanayii Başkanlığı, ASELSAN ve çok sayıda yerli firmanın katkılarıyla yerli baz istasyonu ULAK’ı geliştirdi. Türkiye bu gelişmeyle birlikte 5G baz istasyonunu kendi üretebilen 5 ülkeden biri haline geldi. ULAK baz istasyonları Türkiye’de halihazırda 500’ü aşkın noktada aktif olarak kullanılıyor.
Dünyadaki operatörlerin çalışmalarını incelediğimizde 5G teknolojisinde Çinli Huawei firmasının altyapısının yoğun bir şekilde kullanılacağını görüyoruz.
Huawei, 5G mobil şebekesinde dünyanın en büyük tedarikçisi konumuna geldi. Ancak Huawei’in bu büyümesi ile ilgili farklı komplo teorileri ortaya atılıyor. Bunlardan en dikkat çekeni ise Pekin hükümetinin tüm dünyayı dinlemek istemesi ve bu sebeple Huawei’e büyük yatırımlar yapması.
“The End of Cheap China” (Ucuz Çin’in Sonu) ve The End of Copycat China (Taklitçi Çin’in Sonu) gibi kitapların yazarı China Market Research Group Genel Müdürü Shaun Rein, bu teoriden yola çıkarak Çin ile ABD arasında son dönemde yaşanan ticaret savaşlarının başka bir boyutu olduğunu söylüyor.
ABD’nin Çin’in büyümesini durdurmak istediğini öne süren Shaun, “Bu yüzden Huawei’nin peşindeler çünkü kim 5G’yi, telefonu ve interneti kontrol ederse küresel güç olacak. Çin ve ABD arasındaki gerilimden endişe ediyorum çünkü bu sadece ticarette değil askeri alanda da tansiyonun yükselmesine neden olabilir.” diyor.
Kaynak: euronews
Geleceğin Şehirleri
Telekomünikasyonda Enerji Verimliliği
Çevreci Teknolojilere Sahip Ev Aletleri
Otomotivde Çevreci Teknolojiler
İklim Değişikliğiyle Mücadelede Sürdürülebilir Kalkınma