
Türkiye’nin en derin gölü; Salda
Salda Gölü, Burdur’un Yeşilova ilçesinin kuzey batısında, ilçe merkezine 4 km. uzaklıkta, ormanla kaplı tepeler, kayalık araziler ve küçük alüvyonal ovalarla çevrili hafif tuzlu tektonik bir göldür. Göller bölgesi içindedir. Yüzölçümü yaklaşık 44 km2’dir. 184 metreye varan derinliği ile Türkiye’nin en derin gölüdür. Yer yer seyrelmiş karaçam ve meşe ormanlarının kapladığı kireçtaşı ve serpantin yamaçlarla çevrilidir. Kıyısında küçük alüvyal ovalar yer alır. Alan kısmen tuzlu göl ve etrafındaki dar kıyı şeridinden oluşur. Göl çevresinde plajlar bulunmaktadır. Gölün güney kıyılarında küçük, tuzlu sulak alanlar bulunur.
Salda Gölü nerede?
Salda Gölü, Burdur ilinin yaklaşık 60 km. batısında yer alır. Türkiye’nin en derin, en temiz, en berrak özelliklere sahip gölü olarak tanınır. Suyunun temizliği ve turkuaz rengiyle oluşan güzel manzaranın yanı sıra, güneybatı ve güneydoğu kıyılarında yer alan küçük kumsallar alanın turizm amaçlı kullanımına imkan vermektedir. Etrafında az sayıda yerleşim alanı bulunan göl kıyıları yöredeki en önemli turizm merkezi olarak kullanılmaktadır. Göl içindeki suların çekilmesiyle görülmeye başlayan yedi beyaz ada, gölün güzelliğine bir başka güzellik katar. Gölün doğusunda Yeşilova ilçesi, güneybatısında Salda, kuzeybatısında Doğanbaba ve kuzeydoğusunda Kayadibi köyleri yer almaktadır.
Göl suyunun özellikleri
Göl suyunun terkibinde magnezyum, soda ve kil bulunması bazı cilt hastalıklarının tedavisinde yararlı sonuçlara sebep olmaktadır. Uzmanların yaptığı araştırmalara göre göl suyu sivilcelere iyi geliyor. Gölün arka kısmında kalan orman örtüsü keklik, tavşan, tilki ve yaban domuzuna, göl ise yaban ördeklerine ev sahipliği yapmaktadır.
Salda Gölü etrafındaki arazilerde dikenli keler, tilki, yaban domuzu, kara tosbağası gibi memeliler görülmektedir. İç su balıkları açısından önemlidir. Gölde 3 endemik balık türü yaşamaktadır. Nesli dünya ölçeğinde tehlike altında bulunan Aphanius anatoliae bu türlerden birisidir.
Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alan
Kış aylarında önemli sayılarda barındırdığı pasbaş patka ve dik kuyruk ördek Salda Gölü’nün uluslararası öneme sahip sulak alanlar içerisinde yer almasını sağlamaktadır. Küçük batağan, bahri, kara boyunlu batağan, karabatak, büyük ak balıkçıl, gri balıkçıl, yeşilbaş ördek, elmabaş patka, sakarmeke, karabaş martı gölde görülen diğer su kuşlarındandır. Alan, kışın büyük sayılarda pasbaş patka ve dikkuyruk barındırır.
Salda Gölü, bitkiler açısından zengin bir göldür. Alanda 18 bitki çeşidi tespit edilmiştir. Bunlardan bir tür sığır kuyruğu olan Verbascum dudleyanım ve Verbascum flabellifolium türlerinin bilinen dünya dağılımları alanın güney kıyılarıyla sınırlıdır.
Tarım ve günübirlik turizm etkinlikleri alandaki başlıca geçim kaynağını oluşturmaktadır.
Göl 1989’da SİT Alanı ilan edilmiş, ancak kısıtlı yapılaşmaya izin vermek amacıyla 1992’de koruma derecesi düşürülmüştür. Alana ait Sulak Koruma Bölgesi Sınırları belirlenmiş olup Ulusal Sulak Alan Komisyonu tarafından onaylanmıştır.
14.03.2019 tarih ve 824 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak tespit ve ilan edilmiş, 15.03.2019 tarih ve 30715 sayılı Resmi Gazete ’de yayımlanmıştır.
Salda Gölü, doğallık, görsellik ve biyolojik çeşitlilik özellikleriyle eşsiz ve etkileyici görünüme sahip bir alandır. Suyun berrak ve turkuaz renkli oluşu, alanı manzara açısından da eşsiz kılmaktadır.
Yüksek biyolojik çeşitlilik
Salda Gölü, sosyo-kültürel yaşam bütünlüğünü koruyabilmiş, peyzaj özellikleri, endemik ve nesli tehlike altındaki türlerin barınma, beslenme ve üreme gibi hayati gereksinimlerini karşılayabileceği uygun yaşama şartlarına sahiptir. Alan sulak alan olması nedeniyle de biyolojik çeşitliliğin yüksek olduğu bir alandır. Bu kapsamda, bölgede 61 familyaya ait 301 sucul ve karasal bitki türü ile bu türler içinde tehlike sınıfı ve endemizm açısından 20 tür bulunmaktadır.
Salda Gölü’nün çevresindeki ibreli orman habitatları doğu bölümü hariç gölün tüm çevresinde olup kızılçam, karaçam ve boylu ardıçlar saf ve karışık ormanlar ile yer yer seyrek ormanlardan oluşmaktadır. Göl, Türkiye’nin en derin gölüdür. Aynı zamanda bazı su kuşu türlerinin belirli zamanlarda önemli miktardaki populasyonlarını barındırmaktadır.
Jeolojik ve kimyasal özellikleri, barındırmış olduğu endemik türler ile Önemli Doğa Alanı ve Önemli Kuş Alanı kriterlerini sağlayan Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN) tarafından koruma altına alınan kritik türlere ev sahipliği yapan Uluslararası ve Ulusal düzeyde öneme sahip bir alandır. Bölgede yapılan çalışmalar dünyada Mars gezegeninin yüzey özelliklerini (magnezyum yüklü beyaz kayalar) taşıyan dünyadaki iki bölgeden birinin Salda Gölü olduğunu göstermektedir.
Salda çevresinde denetim
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Salda çevresinde sürekli denetimler yapıldığı, bu denetimler kapsamında çevre kirliliğine yol açanlar hakkında para cezası uygulandığı, kaçak yapılar inşa edenler hakkında suç duyurularında bulunulduğu belirtilmiştir.
Salda Gölü’ndeki çalışmalar hakkında bilgi veren Kurum, şunları söyledi: 14 Mart 2019 tarihinde sayın Cumhurbaşkanımızın onayıyla Salda bölgesinde, 44 kilometrekare olan göl yüzeyini biz 7 kat artırarak 295 kilometrekare alanı bir özel çevre koruma bölgesi ilan ettik. Yine daha önce 5 bin 998 hektar olan sit alanımızı yaklaşık 1,5 kat artırarak 8 bin 500 hektara çıkardık. Amacımız bu bölgede yapılaşmaya hiçbir şekilde müsaade etmemek. O yüzden çevre koruma bölgesini geniş bir alanda ilan ettik. Bu alandaki tüm imar hareketini de takip ediyor olacağız.
184 metre derinliğindeki gölün magnezyum açısından zengin olduğunu anlatan Kurum, bu nedenle beyaz kumsalların Maldivler’e benzetildiğini kaydetti. Gölün etrafının 300 bin sucul ve karasal endemik bitki türüne sahip olduğunu ve 38 farklı kuş türüne ev sahipliği yaptığını aktaran Kurum, bu proje ile doğal güzelliklerin korunacağını ve gelecek nesillere aktarılacağını bildirdi.
Salda Gölü’nün korunması
Salda’nın korunması için akademisyenler ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinden oluşan Çevre ve Tabiat Varlıkları Kurulunun tavsiyelerini uygulamaya geçirdiklerini ifade eden Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, şunları kaydetti:
“Kurulun yeni tavsiye kararı doğrultusunda Salda Gölü ve çevresinde aldığımız tedbirlere bir yenisini daha ekledik. Salda Gölü’nü diğer göllerden ayıran en önemli özellik eşsiz beyaz kumsalıdır. Bu kumsal rengini hassas bir ekolojik etkileşime borçludur. Vatandaşlarımızın büyük bir bölümü bu alanı ziyaret ediyorlar. Dolayısıyla göl çevresinde en büyük tahribat bu alanda oluşuyor. Beyaz Adalar bölgesi, endemik türlere ev sahipliği yapan ve adeta göle rengini veren yapıların kuluçka merkezidir. Bilimsel araştırmalar ve raporlar doğrultusunda aldığımız kararla bu yapıların ezilerek azalmasının önüne geçiyoruz. Buna göre, 15 Ekim itibarıyla ‘Beyaz Adalar’ kısmında göle girilmeyecek, yüzülmeyecek ve plaj kullanılmayacaktır. Bakanlık olarak, Beyaz Adalar bölgesinde yaklaşık 1,5 kilometrelik sahil şeridindeki taşıma kapasitesine bağlı olarak ziyaretçi sayısını belirleyecek çalışmamızı da başlattık.”
Kurulun tavsiyesi doğrultusunda aldıkları bu yeni karar ve çalışmanın Salda Gölü Çevre Koruma Projesinin bir parçası olduğunu belirten Kurum, “Bu kararla Salda’nın eşsiz güzelliğini daha da korunaklı hale getiriyoruz. Tek gayemiz bu eşsiz güzelliği koruyarak gelecek nesillere aktarmak.” ifadesini kullandı.
Mars’taki Jezero Krateri ile Burdur’daki Salda Gölü arasında nasıl bir bağ var?
2000’li yıllarda Mars gezegeninde araştırmalar yapan Spirit ve Opportunity ile yakın zaman önce Curiosity, Mars’ın bir zamanlar daha sıcak ve ıslak bir gezegen olduğunu, daha kalın bir atmosfere sahip olduğunu ortaya koydu.
ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’nin (NASA) uzay aracı Perseverance, kendinden önceki araştırma robotlarının bilgileri ışığında, eğer bir zamanlar var oldularsa, ilkel yaşam formalarının izini arayacak. Bunun için de bir zamanlar devasa bir göl olan Jezero’ya indirildi.
Bu kurumuş krater gölünün Burdur’daki Salda Gölü ile benzer nitelikler taşıdığı düşünülüyor. Özellikle de minerolojilerinin. Salda’daki hidromagnezit tortular, mikroplar tarafından aşındırılarak şu anki halini almış kayalar. Okyanuslardaki resif veya mercan kayalıklarına benzeyen bu oluşumlara mikrobiyalit deniyor.
Bilim insanları, Jezero kraterinde benzer bir oluşumun kalıntılarına rastlamanın, gezegendeki geçmiş yaşam adına “dev” bir haber olacağını dile getiriyor. NASA’nın konu ile ilgili makalesinde “Jezero kraterine seyahat edemeyebilirsiniz ama ona en yakın yeri görmeye gidebilirsiniz: Salda Gölü, Türkiye” ifadesi yer alıyor.