Kullandığımız enerji, fosil yakıtlar ve yenilenebilir enerji kaynakları olarak ikiye ayrılıyor. Dünyadaki enerji ihtiyacının %87’s kömür, petrol, doğal gaz gibi fosil yakıtlarla karşılanıyor. Fosil yakıtların kontrolsüzce kullanılması ve yenilenebilir enerji kaynaklarının (Güneş, Rüzgâr, HES, Jeotermal, Biyokütle, Gelgit, Dalga enerjisi gibi) küresel çapta yaygınlaşmaması nedeniyle, küresel ısınma, iklim değişikliği, karbon emisyonu gibi birbiriyle paralel birçok çevre sorunu doğdu.
İklim değişikliğinin kilit noktası: Karbon (CO2) Emisyonu
Karbon emisyonu, doğada oluşan karbonun atmosfere salınmasını ifade eder. Karbon emisyonu, çoğunlukla insan kaynaklı faaliyetlerin bir sonucudur. 19. yüzyıldan itibaren kömürle çalışan sanayi araçlarının kullanılmasıyla birlikte, atmosferdeki sera gazı yoğunluğu da artış gösterdi. Atmosfere salınan bu gazlar, dünyanın ortalama sıcaklığının artmasına sebep oluyor. Sera gazlarının atmosferin iç yüzeyini kaplayıp, güneşten gelen ışınların geri yansımalarını engelleyerek dünya üzerindeki sıcaklığı artırması, tehlike sinyallerini veren büyük bir iklim sorununa kapı açtı. Sıcaklığın artışıyla doğru orantılı olarak, yeryüzünün en büyük tatlı su kaynağı olan buzullar her geçen gün daha fazla erimeye ve deniz seviyesi her geçen gün daha fazla yükselmeye devam ediyor.
Artan ortalama sıcaklık sebebiyle yerkürede gözlemlenen bölgesel hava akımları da olumsuz anlamda etkileniyor ve son yıllarda hepimizin yakından gözlemlediği ve doğrudan etkilendiği aşırı hava olayları yaşanıyor. Sera gazı miktarı üzerinden, insan faaliyetlerinin doğaya verdiği verdiği zararın ölçüsü ise Karbon Ayak izi ile ifade ediliyor.
Karbon emisyonunun son yıllarda artış göstermesinin temel sebeplerini şu maddelerle özetleyebiliriz:
- Kontrolsüz sanayileşme
- Sürekli artan enerji talebi
- Yükselişe geçen şehirleşme
- Azalan ormanlık alanlar
- Yoğun hayvancılık faaliyetleri
- Kontrol edilmeyen sera gazı salımı
Karbon emisyonunun iklim değişikliğine olan etkisi
İklim değişikliğinin en temel sebebi, atmosferde biriken sera gazlarının (karbondioksit, metan, diazot monoksit, hidroflorokarbonlar, perflorokarbonlar, sülfür hekzaflorid gibi) yeryüzünün sıcaklık seviyesini artırmasıdır. Bugün, iklim değişikliği nedeniyle dünya ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya. Karbon salımını azaltmazsak, beslenmeden soluduğumuz havaya kadar, temel yaşam alanımıza dair hemen her şeyi kaybedebiliriz. Atmosferdeki karbon emisyonu bu hızla artmaya devam ederse, bitki türleri ciddi anlamda risk altına girecek, hatta pirinç, mısır, buğday gibi temel besinleri bile yetiştirmekte zorlanacağız. Bu da gıda güvenliğimizi ciddi anlamda tehlikeye atacak.
İklim değişikliğinin etkilerine ek olarak, ormansızlaştırma faaliyetleri ile yaşam alanları iyice daralan yaban hayatın yeni yaşam alanı arayışı sonucunda insanla olan etkileşimi daha da artacak. Böylece, mücadele etmek zorunda kalacağımız yeni tehlikeler ve yeni salgınlar ortaya çıkacak. Sıcaklığa bağlı olarak artan buharlaşmayla birlikte toprak kayması, sel, kasırga gibi doğa olayları daha da sık yaşanacak. Yoğun buharlaşma ve artan sıcaklıklar dünyadaki iklim dengesini ve mevsim döngülerini bozacak. Bazı bölgelerde aşırı sıcak hava dalgaları ve kuraklık yaşanırken, bazı bölgelerde de çok yoğun yağış ve fırtına gözlemlenecek.
Tüm bu etkiler insanlarla birlikte Dünya üzerindeki tüm canlıların yaşamını da tehlikeye sokacak. Yapılan araştırmalar, Türkiye’nin de bulunduğu orta kuşakta aşırı kuraklığın etkili olacağını gösteriyor. Bu da yalnızca gıda güvenliğimizi tehlikeye atmakla kalmayacak, hijyen koşullarındaki bozulma sebebiyle salgın hastalıkların daha da artmasına ve zorunlu göçlere sebep olacak.
Karbon emisyonu nasıl azaltılabilir?
Karbon emisyonunu azaltmada, öncelikle bireysel olarak bizlere, birtakım görevler düşüyor:
- Mümkün olduğunca yürümek, ulaşım için bisiklet tercih etmek ve kişisel araç yerine toplu taşıma kullanmak, yakıt tüketiminden doğan karbon salımını azaltacaktır.
- Bireysel araçlarda tek bir kişi yerine birden fazla kişi olarak seyahat etmek. Böylece araç için enerji tüketiminde tasarruf yaparak, karbon salımını azaltmış oluruz.
- Uzun yolculuklar için havayolu yerine tren veya otobüs tercih etmek. Çünkü uçak, en yüksek karbon salımı yapan ulaşım aracıdır.
- Mümkünse hibrit araç kullanmak. Elektrik enerjisiyle çalışan hibrit araçlar, kendini şarj ederek enerjilerini yenileyebildikleri için karbon salımını azaltırlar.
- A sınıfı beyaz eşyalar ve tasarruflu led ışıklar gibi az enerji harcayan elektronik eşyaları tercih etmek.
- Doğru ev izolasyonu ile ısıyı koruyup, ısınmak için daha az enerji tüketmek.
- Mümkünse güneş ve rüzgâr enerjisinden faydalanmak. Güneş enerjili ev sistemleri veya evler için üretilen rüzgâr türbini kullanmak.
- Mevsime uygun ve yerli üretim olan gıdaları tercih etmek. Yerli üretim gıdaları tüketerek, uluslararası ulaşım için harcanan yakıttan doğan karbon salımını azaltabiliriz.
- Daha az et tüketmek. Özellikle büyük baş hayvancılık faaliyetleri önemli ölçüde karbon salımına neden olmaktadır.
- Kâğıt, cam, şişe ve ambalaj gibi geri dönüştürülebilir atıkları ayırarak geri dönüşüm kumbaralarına atmak. Böylece bu ürünlerin üretiminde harcanan enerji miktarını azaltabilir, daha az doğal kaynak tüketilmesini sağlayarak sürdürülebilirliğe hizmet edebiliriz.
Karbon emisyonunu azaltmayı 3 ana başlık altında değerlendirebiliriz: Enerji verimliliği, yenilenebilir enerji ve ormansızlaşmanın önlenmesi. Bireysel olarak, yukarıda saydığımız maddeleri günlük hayatta uygulayarak bu 3 ana başlığa katkıda bulunmuş olacağız. Küresel çapta ise hükümetler ve çeşitli kurumlar tarafından, enerji verimliliğine yönelik geniş tabanlı önlemler alındığı zaman, karbon emisyonunu azaltmaya yönelik en temel adım atılmış olacak.
Bununla birlikte yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının yaygınlaştırılması da bu sorunun çözümünde önemli rol oynayacak. Rüzgâr enerjisi, güneş enerjisi, jeotermal enerji, hidrolik enerjisi, biyokütle enerjisi, hidrojen enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının eş güdümlü olarak kullanımı, bu sorunun çözümünde tüm dünyaya yol gösterebilir. WWF’nin yayımladığı Enerji Raporu’na göre, 2050 yılına geldiğimizde küresel enerji ihtiyacının neredeyse tamamının yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanması mümkün.
İnsan faktörüne bağlı sera gazı emisyonlarının %17’sinin ormansızlaştırma özelinde arazi kullanımından kaynaklandığı biliniyor. Bu nedenle orman kaybının düşürülmesine yönelik uygulamalar da dünyadaki karbon emisyonu sorununun çözümü için odaklanmamız gereken nokta.
Kaynak: Garanti BBVA Blog
İklim Değişikliği Nedir?
Çevre Kirliliğinin Nedenleri
İklim Değişikliği ve Denizler
Küresel Isınma
Yenilenebilir ve Temiz Enerji