Motorlu araçların saldığı partiküller soluduğumuz havayı zehirliyor. Bu partiküller hava kirliliğinin bir numaralı nedeni ve Avrupa Birliği’nde her yıl yarım milyon kişinin erken ölümüne neden oluyor. Bu rakam trafik kazasında hayatını kaybedenlerin 10 katı.
Selanik’teki Aristot Üniversitesi’nde profesör olan ve Avrupalı Araştırma Projesi DOWNTOTEN’in koordinasyonunun üstlenen Zissis Samaras bu partiküllerin insan sağlığını nasıl etkilediğini şu şekilde anlatıyor:
“Arabaların eskisine göre çok daha “temiz” oldukları bir gerçek. 80’li yıllardan bu yana atmosfere salınan partiküller bakımından çok yol kat ettik, şu anda çok daha az partikül salıyoruz. Bazı durumlarda konsantrasyonları bizi çevreleyen havadan daha az. Fakat hala birkaç sorunumuz var. Bu sorunların büyük bir kısmı nanopartiküllerle ilişkili. Mevcut düzenlemeler neredeyse gaz kadar küçük olabilen bu nanopartikülleri içermiyor.
Bu nanopartiküller insan sağlığını iki şekilde etkileyebilir. İlk olarak ciğerlerin çok derinlerine kadar geçebilirler. Bize bu şekilde zarar verebilirler. Ek olarak, çok küçük olduklarından başka maddeler onları absorbe edebilir ve bu şekilde de ciğerlerimize girebilirler.”
Motorlu araçların hayatımızı tehdit eden partiküller salmasına engel olunabilir mi?
Motorlu araçların saldığı partiküller soluduğumuz havayı zehirliyor. Avrupa Birliği’nde her yıl yarım milyon kişinin erken ölümüne neden oluyor. Avrupalı Araştırma Projesi Downtoten de çalışan bilim insanları soruna çözüm arıyor.
Hava kirliliği trafiğin yoğun olduğu pek çok şehrin en büyük sorunlarından biri. Motorlu araçlardan salınan partiküller hava kirliliğine neden olan etkenlerin başında geliyor. Son model araçlarda karbondioksit salınımları eski modellere göre daha düşük, fakat uzmanlar daha fazla partikül saldıklarından şüpheleniyor. Bu nanopartiküller çok küçük olduğundan hesaplamaya fırsat vermiyor.
Avrupalı Araştırma Projesi Downtoten’in koordinasyonunu üstlenen Zissis Samaras sorunu şu şekilde açıklıyor:
“Bu araçların bazıları, örneğin direkt benzin enjeksiyonlu araçlar veya bazı motorsikletler çok yüksek miktarda nano partiküller salabiliyor. Bu nanopartiküller o kadar küçük ki, var olan araçlar ve metotlarla hesaplamamız mümkün değil. Bu nedenle güncel düzenlemeler bu tip partikülleri içermiyor.”
Araba egzozlarından çıkan nanopartiküller havada bulunan farklı maddelerle etkileşime giriyor. Çapı 23 nanometrenin altındaki partiküller akciğerlerimizden geçerek kan dolaşım sistemimize ulaşıyor ve pek çok hastalığa neden oluyor.
Avrupalı araştırma projesi Downtoten çevresel yaşlanma olarak adlandırılan süreci laboratuvarda yeniden oluşturuyor. Profesör Samaras projeyle çevresel yaşlanma sürecinin nasıl gerçekleştiğini anlamaya çalıştıklarını ifade ediyor “Yaşayan canlılar olarak bu tarz zincir reaksiyonlardan zarar görüyoruz. Burada yapmaya çalıştığımız şey, süreci daha iyi anlamak. Kullandığımız teknolojiler ve yakıtlara dair ve aynı zamanda onların insanlar ve insan sağlığı üzerindeki etkileri hakkında veri topluyoruz.”
Araştırmacılar test aracının egzoz borusunu nanopartikülleri ölçen aygıtlarına bağlıyor. Atmosferde günler alabilen çevresel yaşlanma süreci burada hızlandırılmış bir şekilde gerçekleştiriliyor. Buna paralel olarak bilgisayar simülasyonlarından faydalanılıyor.
Sistem, laboratuvar ortamı dışında, gerçek hayat salınımlarını da ölçebilmek amacıyla bir arabanın içine sığacak şekilde tasarlandı. Bu şekilde test aracı araştırma merkezinden çıkabiliyor ve trafikteki salınımları ölçebiliyor.
Bir sonraki adım ise teknolojiyi pazara taşımak. Araştırmacılar motorlu araç üreticilerinin downtoten yardımıyla daha az partikül salan, daha iyi motorlar üretmek için kullanmasını umuyor.
“Hedef, içten yanmalı motorun 0 salınım yapan makinalar haline gelmesini sağlamak.” diyor Profesör Samaras, “aksi halde onlardan tamamen kurtulmamız gerekecek. Bunlar yerine farklı motorları kullanmak zorunda kalacağız.”
Kaynak: euronews.com